6 gün / 36,5 Saat …
NUTUK kitabından bir bölüm…
“Temel ilke, Türk milletinin hassasiyeti ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. Bu ilke, ancak tam istiklale sahip olmakla gerçekleşebilir. Ne kadar zengin ve bolluk içinde olursa olsun, bağımsızlıktan yoksun bir millet, medeni insanlık dünyası karşısında uşak olmak konumundan yüksek bir davranışa layık görülemez.
Halbuki, Türk’ün haysiyeti, gururu ve kabiliyeti çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir millet esir yaşamaktansa yok olsun daha iyidir!
O halde Ya İstiklal, Ya Ölüm.”
Mustafa Kemal Atatürk
Mustafa Kemal Atatürk, “Tarihi yaşadığımız gibi yazdık, fakat geleceği Cumhuriyet’e inananlarla, onu koruyanlara ve yaşatacaklara emanet etmek lazımdır” der ve ertesi günü yapacağı kurultayı düşünmeye başlar.19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktığı gün gelir aklına. O gün güneşin gözüne neden diğer günlerden daha parlak geldiğini bir kez daha yürekten anlar. Dudağının kenarında kibar bir gülümseme ile arkadaşlarına döner ve “Dostlarım yarın kurultayımızda kısa bir konuşma yapacağım” diyerek odasına çekilir. Atatürk’ün 1927 yılında Ankara’da toplanan ikinci kurultayında yaptığı tarihi hitabe, Nutuk adını alır ve tam 6 günde okunup toplamda 36,5 saat sürer. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kaleminden, milli ve siyasi tarihimizin yazıldığı tartışmasız en önemli eserdir. İşgal döneminden, İstiklal Savaşına, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu ve inkılapların yapılışını anlatır. Gerek tecrübesi gerekse ileri görüşlülüğüyle bize; dünü anlamamızı, bugünümüzle yarına ışık tutarak geçmiş ve gelecek arasında adeta bir zaman tüneli açar.
“Ben çocukken yoksuldum. İki kuruş elime geçince bunun bir kuruşunu kitaba verirdim. Eğer böyle olmasaydım, bu yaptıklarımın hiç birisini yapamazdım.” diyen Mustafa Kemal Atatürk’ün kitap okuma sevgisi, zamanla onu kitap yazmaya yöneltir. Yazdığı kitap sayısını da okuduğu kitap sayısını da çeşitli kaynaklar farklı rakamlar veriyor.
Burada rakamlardan daha değerli olan Mustafa Kemal Atatürk’ün okuma aşkı ve bu aşkı dolu dolu faydaya çevirmesi olduğunu düşünüyorum. Onu cephede hayal ediyorum; ateşten gömleği sırtına geçirdiği halini… Çadırında, mahşer yerinin ortasındayken okuduğu kitaptan çıkardığı notlara göz atışını, güzel özgür günleri hayal ettiğindeki kirpiklerini kıpırdatışını mesela… Kalemini düşünüyorum kırık mıydı diye? Kağıdını düşünüyorum yırtık mıydı diye? Sonra bugünümü düşünüyorum ben ne yapabilirim diye?
“Ben ne yapabilirim?” diyen değerli öğretmen Ahmet Naç’ın İstanbul TedX deki “Sen Atatürksün Senin Elin Kanar Mı? “ adındaki videosunu izlemenizi öneriyorum.