Besinler ilacınız, ilacınız besininiz olsun.
Havalar yavaş yavaş ısınıyor, yaz mevsimi kapıda. Her Pazartesi başladığınız, diyet ve zayıflamak için saatlerce döktüğünüz ter 3 gün sonra yerini eski alışkanlıklara bırakıyorsa; yaklaşan yaz mevsimine ‘fit’ girme isteği ile az zamanda çok kilo vermek istiyorsanız ve internette komşuda orada burada bulduğunuz, 1 haftada bilmem kaç kilo diyetine başlamak üzereyseniz bu yazım tam da sizin için..
Öncelikle değinmek istediğim konu, diyet nedir? Diyet, gün içinde yediklerimizin toplamıdır. Her bireyin gün içinde alması gereken belli bir enerji vardır ve bu enerji yeterli karbonhidrat, protein, yağ oranı içinde olmalı hatta bireyin bulguları sonucunda besinlerin doğru şekilde, zamanda ve miktarda tüketilmesi doğrultusunda planlanmalıdır. Yani diyet, yasaklar, kısıtlamalar, mahrum kalmalar ya da belli sürelere sığdırılacak bir kavram değildir. İnsanoğlu var olduğu sürece diyet de var olacaktır dolayısıyla sık sık duyduğumuz ‘‘popüler diyet’’ kavramının gerçekliğinin olmadığını, diyetin popüler olanı değil sağlıklı olanının doğru olduğunu belirtmek istiyorum.
Diyetin gerçek tanımını oturttuktan sonra son zamanlarda sıklıkla duyduğum ketojenik diyet efsanesinden bahsetmek istiyorum. Ketojenik diyet düşük karbonhidrat, yeterli protein ve yüksek yağ oranı içeren ya da halk arasında bilinen haliyle ‘‘ekmeği’’ kestiğimiz diyet çeşididir. Ketojenik diyet ile yapılan beslenme planında yapılan köklü değişikliklerin yol açtığı sonuçlara bakacak olursak :
- Gastrointestinal sistem : İshal, kabızlık ya da gaz problemiyle karşılaşabilirsiniz. Bu durum çoğunlukla yeterince lifli yeşillik tüketmemekten kaynaklanır.
- Saç kaybı : Bu durum özellikle yanlış planlanarak kalorilerinizi kısıtladığınız zamanlarda gerçekleşir. Eğer ketojenik diyetleri doğru uyguluyorsanız kalorileri kısıtlamanız gerekmez.
- Konsantrasyon ekslikliği : Ketojenik diyet uygulayan bazı kişiler karbonhidratların azaltılması sürecinde baş ağrısı, titreme, konsantrasyon eksikliği gibi sorunlarla karşılaşabilir.
- Osteoporoz : Eğer ketojenik beslenme planınız içecek (shake) ya da gıda takviyelerine dayanıyorsa, Osteoporoza yol açan mineral eksikliği riskiyle karşı karşıya olabilirsiniz.
- Kolay morarma : Vücudunuzda kolaylıkla morarıklıklar oluşması, yetersiz protein alımından kaynaklanıyor olmakla beraber, protein seviyelerinin kısıtlandığı ketojenik araştırmalarda karşılaşılmıştır.
- Pankreatit : İnsülin direnci olan ya da açlık kan şekeri problemi olan hastalarda, trigliserit oranları yüksektir. Trigliseritlerin yükselmesi ise, pankreatitin temel nedenlerinden biridir.
- Kalp ritim bozukluğu : Açlık, hızlı kilo kaybı ve sıvı protein diyetleri, kalpteki iletim sinyallerinin gecikmesine neden olabilir.
- Kardiyomiyopati : Kalp ritim bozukluğu , kardiyomiyopatiye neden olabilir. Kalp ritim bozukluğunu tetikleyebilecek olan herhangi bir diyetin kardiyomiyopatiye neden olma riski vardır. Dolayısıyla uyguladığınız ya da uygulayacağınız diyet ne olursa olsun, EKG çektirmenizde fayda vardır.
Texas Üniversitesi Güneybatı Tıp Merkezi’nde klinik beslenme profesörü olan Jo Ann Carson, verilen kiloyu geri alma riskinin keto diyetlerde daha fazla olduğunu, çünkü bu diyetin uzun vadede sürdürülmesi daha zor olduğunu ifade ediyor. Ayrıca Carson’a göre ketojenik diyetlerin bir diğer riski de yukarıda belirttiğim, idrarla kalsiyum kaybının yükselmesine neden olması. Bu durum kemik yoğunluğunun düşmesine ve ilerde osteoporoz riskinin artmasına yol açabiliyor.
Keto diyetlerin eksik kalan bir yanı da karbonhidrat kısıtı nedeniyle, sağlıklı beslenmenin gerektirdiği ölçüde sebze ve meyve içermemesi. Amerikan Kalp Derneği (AHA) kalp sağlığının korunmasına yönelik bir beslenme şablonunda çeşitli sebze ve meyvelerin yanında yine karbonhidrat içeren tam tahıllar, yemişler, bakliyat ile düşük yağlı süt, derisi alınmış tavuk, yağda kızartılmamış balık gibi gıdaların yer alması gerektiğini belirtiyor.
AHA’nın kalp sağlığı için önerilerinden biri de haftada en az 150 dakika orta ağırlıkta egzersiz yapmak. Carson hücrelerin yakıtı olarak ketonların kullanılmasının daha verimsiz olduğunu, ketojenik diyette fiziksel olarak aktif kalmanın daha zorlaştığını ekliyor.
Yeterli ve dengeli beslenerek, düzenli fiziksel aktivite ve düzenli uyku alışkanlığı ile sağlıkla doyarak ideal kiloya ulaşmanın mümkün olduğunu; sürdürülebilirliği olmayan, yasaklarla planlanmış, kişiye özel olmayan beslenme programlarının uzun vadede ciddi sağlık sorunlarına yol açacağını unutmamak gerekir. Tek tip beslenmeye ya da belli süreye sıkıştırılmış programlara; doğru yaşam şeklini değil popüler olanı kazandırmayı amaçlayan her programa tepkim:İNSAN SAĞLIĞI ÇOCUK OYUNCAĞI DEĞİLDİR oluyor. Hepimize sağlığımızı oyuncak etmediğimiz bilinçli, huzurlu güzel günler diliyorum..
Diyetisyen Reyhan Temel
İNSTAGRAM : @dyt.reyhantemel