Nümeroloji Tarihi
Nümeroloji, Okültizm’in bir dalı olup, evrenin sayısal bir kurgu içerdiğini, evrendeki hiçbir şeyin rastlantıya dayanmadığını, her şeyin sayısal bir düzen içinde meydana geldiğini varsayar ve sayılarla ilgili çeşitli analitik ve sentetik çalışmalarla, evrendeki ve olaylardaki gizli yasa ve ilkeleri keşfetmeyi amaçlar.
Antik Mısır ve Yunan’da nümeroloji
Nümeroloji bilgilerinin gelecek veya gizli şeyler hakkında bilgi edinmeye yönelik olarak kullanılmasıyla ilgili alana ise aritmansi adı verilir. Antik Yunan ve Kalde’de uygulanan aritmansi ya da aritomansi “sayılar bilimi” denilen nümerolojinin öncüsü olarak görülür. Nümeroloji’nin Batı’daki gelişimi, esas olarak, “sayılar bilimi ilâhî güçler bilimi demektir” diyen Pisagor’la başlamıştır. Pisagor’a göre, evren sayılar üzerine kurulmuş bir sistem olup evrendeki ahenk sayıların bir uyumudur. Fakat sayılar bilimine Yunanlardan çok daha önce Mısır’da önem verildiği bilinmektedir. Nitekim esin kaynağı Antik Mısır bilgeliği olan inisiye Pisagor’un nümeroloji ile ilgili sözlerini Antik Mısır bilgeliğini yansıtan Hermetika’da bulmaktayız: “Mükemmel işleyen evren, sayıların gücüyle düzenlenmiştir.” Sayıların seslerle ilişkilendirilmesi de, tarihçilere göre yine eski Mısır’da başlamıştır.
Antik Mısır’ın İsis misterleri inisiyeleri 22 sayısına çok önem verirlerdi. Yirmi iki sayısını kutsal saydıklarından ezoterik anlamını çok gizli tutmuşlarsa da, dinsel işlemlerde bu sayıyı kullandıkları bilinmektedir. Mısır’ın 22 sırrı, hermetik bilgeliğin Mısır’dan Avrupa’ya geçişiyle Okültizm’de 22 arkan ya da anahtar biçimine dönüşmüştür. Fakat Avrupa’da Okültizm’in ortaya çıkışından çok önce, Mısır’ı ziyaret eden Pisagor bu sayının önemini öğrenmiş bulunuyordu. Nitekim Pisagor matematikteki ünlü “pi” sayısını 22’yi 7’ye bölerek bulmuştur. Bu sayının daha sonra Dante’nin İlâhî Komedya eserinde kullanmış olduğu görülür. 22 gibi 11 ve 33 de nümerolojide “üstad sayılar” olarak kabul edilir.Tradisyonlarda en çok sözü edilen sayılar 1, 2, 3, 4, 5, 7, 12, 22, 40 ve 50’dir.
İbraniler’de nümeroloji
Fakat harflere nümerik değerler verilerek harflerle sayıların ilişkilendirilmesi alanında en yoğun çalışmaları kabalistlerin yapmış oldukları bilinmektedir. İbrani alfabesini kutsal alfabe olarak gören kabalistlere göre İbrani alfabesinin 22 harften oluşması bir rastlantı değildir. Fenike alfabesi gibi, bu alfabenin de 22 harften oluşmasında eski Mısır’ın hermetik etkisi olduğu sanılmaktadır.
Kabalistler 22 sayı ve harfi 3+7+12 biçiminde üç grupta ele alırlar. Bunlardan 3 temel harf semavi alemi, evrensel kökeni, başlangıcı temsil eder. Sonraki 7 “düalite harfi” “bilinçle idrak edilebilir âlem”in, yani aracı âlemin karşılığıdır. Kalan 12 harf ise duyularla algılanabilir âlemin karşılığıdır. Sayılarla ilgili kabalistik çalışmalar gematria, temurah ve notarikon adları altında üç ayrı uzmanlık alanı oluştururlar.
Araplar’da nümeroloji
Aslında, Kabalistlerin 3+7+12 biçimindeki üç gruplu sistemi Yahudiler’e özgü değildir, Antik Mısır, Fenike ve eski Etyopya’nın hiyeratik alfabe harflerinde ve Arap alfabesi harflerinde de uygulanmaktaydı. (Arap alfabesi de çok önceleri İbrani alfabesi harflerine denk düşen 22 harften oluşmaktaydı.) Harflere nümerik değerler vererek yapılan çalışmalar, İslam nümerolojisinde ebced hesabı ve cifr ilmi adıyla bilinir. “Allah” sözcüğünün ebced hesabındaki sayısal değeri 66’dır.